Tarihi, kadim Türk milletinin tarihine denk; coğrafyası, köklü Türk imparatorluklarına ev sahipliği yapmış; mücadelesi ve konumu itibariyle Türk Dünyası’nın kilit taşlarından birisi haline gelmiş olan Kazakistan, 2022’nin ilk günlerinde yaşadığı sokak olaylarıyla birlikte bir teste tâbi tutulmak istenmiştir. Ülkede yaşanan hayat pahalılığı sorunları, ekonomik eşitsizlikler ve refah düzeyinde yaşanan sıkıntılar sebep gösterilerek başlanan protestolar hızla büyümüş, şiddet dozajı arttırılarak farklı bir amaca hizmet etmeye başlamıştır. Ülkede yaşanan kanlı protestolar, hak arayışı ve refah talebinin ortadan kalkması sonucu tümüyle ülkeyi istikrarsızlaştırma ve emperyalist odakların yemi haline getirme yoluna girdiği çok net bir şekilde ifşa olmuştur. Sevincimiz odur ki, yaşananlar sonuca ulaşmamış, Türk Dünyası ve Türk Devletleri Teşkilatı’nın kilit taşlarından olan Kazakistan, iç karışıklığa teslim edilmemiştir.
KAZAKİSTAN’DAKİ PROTESTOLAR
Kazakistan’da yaşanan olaylar, ülkenin 30 yıllık bağımsızlık tarihi boyunca karşı karşıya geldiği en büyük iç karışıklıktır. Ülkenin sahip olduğu yeraltı zenginlikleri ile birlikte kazanılan bağımsızlığın ardından ekonomi hızla büyümüş, kısa süre içerisinde yatırımcı çekerek ülkenin gelir seviyesi hızla arttırılmıştır. Buna karşın, yeni yılda hükümet tarafından alınan kararla LPG fiyatlarındaki tavan fiyat uygulaması son bulmuş, 2020 yılında 38 tengeye satılan doğalgaz 120 tengeye kadar yükselmiştir. Yükselen gaz fiyatlarının protestosu amacıyla 2 Ocak tarihinde ülkenin batısındaki Janaözen bölgesinde toplanan göstericiler fiyatların indirilmesine yönelik gösterilerde bulundu. Yaşananlara herhangi bir polis müdahalesi gerçekleşmedi ve akşam saatlerinde mevcut Başbakan Askar Mamin tarafından, “Cumhurbaşkanı’nın talimatı doğrultusunda hükümetimiz, LPG fiyatının tekrar düzenlenmesi için çalışmalar yapacak. Rekabeti koruma ve geliştirme dairesi Akaryakıt fiyatını tekrar gözden geçirmek için çalışmalar yapılacak.” açıklaması yapıldı.
Yapılan açıklamaların ardından bölgeye gelen yetkililer, gaz fiyatlarının 85-90 tengeye indirileceği sözünü verseler de kalabalıktaki memnuniyetsizlik arttı. Buna karşın, Cumhurbaşkanı Kasım-Jomart Tokayev, göstericileri kamu düzenini bozmamaya çağırırken ve vatandaşların “yasaya uygun olarak” yerel ve merkezi hükümete fikirlerini ifade etme hakkına sahip olduğuna yönelik açıklama yaparak olayları sakinleştirmeye çalıştı.
Protestocuların artan sayısı sonucu Kazakistan’da hükümet istifasını sundu ve Cumhurbaşkanı Tokayev tarafından 15 gün süre ile OHAL ilan edildi. Alınan karar ile güvenlik güçlerinin kalabalığı dağıtmaya yönelik müdahalelerinin ardından olaylar farklı şehirlere de sıçradı. Almatı kentinde artık protestolar silahlı eylemlere dönüşmeye ve şiddet eylemleri haline gelmeye başlamıştı. Belediye başkanlığı basıldı, havalimanı protestocular tarafından işgal edildi, ülkenin silah depoları basıldı. Bunun sonucunda Almatı havalimanının kontrolü geri alınmaya çalışılırken 2 Kazakistan askeri şehit oldu. Birçok bina ve işyeri, hükümet binaları ateşe verilirken artık olaylar bir iç karışıklık halini alarak güvenlik tehdidi seviyesine ulaştı.
Bu gelişmelerin ardından 6 Ocak tarihinde Cumhurbaşkanı Tokayev, olaylara müdahale edilmesi amacıyla ülkeye Kolektif Güvenlik Anlaşması Örgütü askerlerini davet etti. Yerel belediyeler tarafından yapılan “sulh içinde evlerine dönen yerel aktivistlerin hiçbirinin zulme uğramayacağı” açıklamaları ile birlikte olaylar sakinleşmeye başladı. Kameralar karşısına geçen Tokayev, “Litre başına 50 tenge’lik araç yakıt fiyat tavanlarının 6 ay değişmemek üzere geri getirildiğini” açıklarken aynı zamanda bazı bölgelerde yağma ve şiddet olaylarının devam ettiğini, ordunun bu olaylar karşısında vur emrine sahip olduğunu bildirdi.
Ordu tarafından yapılan müdahaleler sonucu 9 Ocak tarihinde İçişleri Bakanı Erlan Turgumbayev tarafından yapılan açıklamada “Bugün ülkenin tüm bölgelerinde durum istikrara kavuştu. Ülkede düzeni yeniden tesis etmek için terörle mücadele operasyonu devam ediyor.” denildi. Bakanlık, huzursuzlukla ilgili 125 ayrı soruşturma kapsamında 160’tan fazla kişinin öldürüldüğünü ve 5.000’den fazla kişinin sorgulanmak üzere tutuklandığını doğruladı. İçişleri Bakanlığı, 2.200’den fazla protestocunun protestolarda yaralandıkları için tedavi edildiğini ve yaklaşık 1.300 güvenlik görevlisinin yaralandığını duyurdu. Sağlık bakanlığı, ikisi çocuk olmak üzere toplam 164 kişinin öldürüldüğünü söyledi. Kazakistan’ın en büyük şehri Almatı’da da 103 kişinin hayatını kaybettiği belirtildi.
YAŞANANLARA İLİŞKİN AÇIKLAMALAR
Kazakistan’da yaşanan olaylara ilişkin Türk Devletleri Teşkilatı, Türkiye Dışişleri Bakanlığı, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu tarafından sükûnet çağrıları yapıldı. Kazakistan’da yaşanan gelişmelerin yakından takip edildiğine dikkat çeken açıklamalarda özellikle Mevlüt Çavuşoğlu’nun yaptığı, “Türkiye’nin dış politikada bir davası var! Ahıska, Uygur, Kırım Tatarı, Gagavuzlar, Suriye ve Irak Türkmenleri, Kıbrıs Türkü, Boşnak, Pomak her yerdeki soydaş ve akraba toplulukları bizim derdimizdir. Türk Dünyasının geleceği bizim derdimizdir. İşte Kazakistan’daki gelişmelerle dertleniyoruz, yakından takip ediyoruz.” açıklaması, Türk Dünyası’nın geleceğine yönelik Türkiye’nin vizyonu açısından da önem arz etmektedir.
Türk Devletleri Teşkilatı Onursal Başkanı ve Kazakistan Cumhuriyeti’nin ilk Cumhurbaşkanı Nursultan Nazarbayev ise yaşananların ülkeyi sarstığını ve yaşananların herkes için önemli bir ders olduğunu, olayların detaylı olarak araştırılması gerektiğini belirtmiştir. Aynı zamanda yaşananlara ilişkin; “30 yıldır Vatanımız için yorulmadan çalıştığımı herkes biliyor. Sınırlarını güçlendirdik. İlerici reformlar gerçekleştirdik. Birlikte bağımsız bir Kazakistan kurduk, sosyal ve ekonomik kalkınmada büyük sonuçlar elde ettik, sadece Orta Asya'da değil, BDT'de de birçok açıdan lider olduk. Kazakistan, dünya toplumunda tanınan ve yetkili bir devlet haline geldi. Bu, tüm Kazakistanlıların dayanışmasının ve birliğinin sonucudur. Ülkede istikrar ve huzur her zaman hedefim olmuştur. Bu kalıcı değerlere hepimizin sahip çıkması gerekiyor. Mutlaka krizi atlatacağız ve daha da güçleneceğiz. Cumhurbaşkanı, halkın refahını iyileştirmeyi amaçlayan yeni bir reform programı ortaya koydu. Bu programın desteklenmesi gerekiyor.” ifadelerini kullandı.
Liderimiz Sayın Devlet Bahçeli, konuyu yakından takip eden ve hem grup toplantısında hem de 16. Siyaset Okulu Sertifika Töreni’nde yapmış oldukları açıklamalar ile Kazakistan ve Türk Dünyası’na yönelik önemli mesajlar vermiştir.
“Dost ve kardeş ülke Kazakistan’da 2 Ocak 2022 Pazar gününden başlayarak alev alan sokak eylemlerini, ülkenin sinir uçlarına dokunan ve siyasal sistemini zora sokan gösterileri dikkatle takip ediyoruz. Bu ülkeyle dayanışma içinde olduğumuzu, siyasi istikrar ve iç huzurunun bir an evvel tesis edilmesini temenni ediyoruz.”
“Dün yapılan açıklamalardan anayasal düzenin sağlandığı anlaşılmaktadır. Kazakistan’da aklıselimin galip olmasını, sağduyunun hakimiyet kurmasını bölge barışı ve istikrarı açısından, Türk dünyasının geleceği ve tarihi hedefleri bakımından zorunlu bir ihtiyaç olarak görüyoruz. Türkiye olarak Kazakistan’ın her zaman yanındayız.”
“Bize kalırsa, Kazakistan’daki yasa dışı gösterilerde FETÖ parmağını çok iyi araştırmak acildir, elzemdir. Bu casus ve haşhaşi terör örgütünün hedef ülkelerde nasıl maşa gibi kullanıldığını en iyi bilen ve tanıyan ülke Türkiye’dir. Sorun sadece Kazakistan’ın sorunu değildir, ben Türküm diyen herkesin ortak ve ertelenemez sorunudur. Kazakistan’ın iç işlerine saygımız vardır ve tartışmasızdır.”
“Nasıl Karabağ’da Azerbaycan ile tek yürek olmuşsak, Kazakistan’la da Nur-Sultan’da beraber olmamızın önünde herhangi mâni bir hal yoktur. Kazakistan’da bugün yapılan, yarın Türkiye’de denenmek, Türkiye’de test edilmek istenecektir. Çünkü Türk Devletleri Teşkilatı’nın iradesi muhasım ve müdahaleci güçleri korkuya sevk etmektedir. Şablon aynıdır. Söylemler benzerdir. Propaganda kaynakları, provokasyon mekanizmaları birbirine çok yakındır.”
KAZAKİSTAN’IN HUZURU, TÜRK DÜNYASI’NIN HUZURUDUR!
2009 yılında imzalanan anlaşma ile Türkiye, Azerbaycan, Kazakistan ve Kırgızistan’ın kurucu üye olarak hayata geçirdiği, 2018 yılında “Türk Keneşi” ismini alan, 21 Kasım 2021 tarihinde İstanbul’da gerçekleştirilen zirve sonunda ise “Türk Devletleri Teşkilatı” hüviyetine bürünen konsey, artık Türk Dünyası’nın üzerinde oyun oynanan değil, oyun kurucu role kavuştuğunun en hakiki delilidir. Nitekim, Kazakistan’ın bu konseyin asli unsuru olması, Nursultan Nazarbayev’in yaptığı çalışmalar ile Türk Keneşi ömür boyu onursal başkanı sıfatını alarak hizmetlerine devam etmesi, teşkilatın çalışmalarına gem vurmak amacıyla hedefin Kazakistan seçilmesinin açık sebepleri arasındadır.
Bağımsızlığının üzerinden 30 yılı aşkın bir süre geçen Kazakistan’ın iç karışıklığa sürüklenmesi, ekonomik ve siyasi buhranlar ile gündeminin meşgul edilmesi, yalnız ülkeyi değil tüm Türk Dünyası’nı etkileyecek, 2020 yılında alınan kutlu Karabağ Zaferi ile kucaklaşan Türk devletlerini yeniden soğukluğa ve mesafeli duruşa itecektir. Dünyanın farklı bölgelerinde yaşanan huzursuzluk ortamlarının fitili, ekonomik sıkıntılar ile siyasal tepkilerin bir araya geldiği dönemlerde farklı çevreler tarafından fonlanan vakıf ve kuruluşlar, demokrasi kılıfıyla öne atılan isyanlar olmuştur. Haklı bile olsa ortaya konulan talepler ülkeye müdahil olmak isteyen dış güçler için bir silah halini almakta ve onlara istediklerini altın tepside sunmaktadır. Orta Doğu’da, Arap coğrafyasında, Latin Amerika’da yaşananlar hep aynı rotanın sonucudur. Kazakistan’ın sevk edilmeye çalışıldığı istikrarsızlık ortamına benzer şekilde 2016 yılında FETÖ tarafından yapılan hain darbe girişimi de aynı ufkun tezahürüdür. Fakat Türkiye Cumhuriyeti Devleti başta olmak üzere Türk Dünyası bu emelleri bertaraf edecek olgunluk seviyesine ulaşmıştır.
Gelişen sürecin ardından KGÖ sıfatı altında Rusya başta olmak üzere dış ülke güçlerinin ülkeye girişi bir an evvel son bulmalıdır. Ülkedeki yabancı askerlerin hızla tahliye edileceği haberleri önemli ve sevindirici bir gelişmedir. Yaşananlar göstermektedir ki, Rusya bölgedeki varlığından kolay kolay vazgeçmemekte kararlı, Türk Devletleri Teşkilatı ile bölgeye yerleşen Türk milliyetçiliği nüfuzunu sarsmaya yönelik hamleler atmaya gelecekte de devam edebilecektir. Çin Devlet Başkanı ve Rusya Kremlin Sözcüsü Peskov’un açıklamalarından çıkarılması gereken en önemli ders, bu güçleri Türk Dünyası’ndan uzak tutmak adına sıkı çalışılması gerektiğidir.
Liderimiz Sayın Devlet Bahçeli’nin 18 Ocak 2022 tarihinde yapmış oldukları grup konuşmasında ifade ettikleri üzere, “Türk Devletleri Teşkilatı’na üye ülkeler arasında bir askeri anlaşma olmadığından dolayı, ihtiyaç olan barış ve istikrar gücü tesis edilememiştir. Temennim, bundan sonra ilk iş olarak, Türk Devletleri Teşkilatı üye ülkeleri arasında askeri işbirliği ve ittifak şartlarının egemenlik hak ve çıkarlarına karşılıklı saygı temelinde bina edilmesidir.” anlayışıyla hareket edilmesi elzemdir.
Kazakistan’daki bu karışıklık ikliminin son bulmasının ardından ülkede başlatılacak bir temizlik hareketi ile dış bağlantılı güçler temizlenmelidir. Öte yandan, protestoların başlamasının sebebi olarak gösterilen huzursuzluk tohumlarının çözümüne yönelik adımlar atılarak demokratikleşme ve refah yolunda yapılacak yenilikler de Kazakistan’ın uzun yıllar sürecek güçlü yükselişi için önem teşkil etmektedir. Ülkede yaşayan soydaşlarımız, en güzel hayat şartlarını, en yüksek refah düzeyini haketmektedir. Türkiye ve Türk Devletleri Teşkilatı, bu uğurda kardeş ülke Kazakistan’ın her zaman yanında olacaktır. Kardeşimiz, soydaşımız ve en yakın dayanağımız olan ülkelerin zor zamanlarında yanlarında olmak bizlere yüklenmiş bir vazifedir. Karabağ Zaferi sürecinde atılan adımlar ne kadar kararlı ise, Türk Dünyası’nın istikrar ve huzuruna yönelik çalışmalar da aynı ruh ve hissiyat ile devam ettirilecektir.
“Bozkırın tarihi iradesi tüm muhasım çevreleri şaşkına çevirmeye muktedirdir. Bir kere yükselen bayrak bir daha inmeyecektir. Merhum Cemil Meriç’in dediği gibi, ihtiyacımız olan şey ölçüdür, dengedir, soğukkanlılıktır.”
- Devlet Bahçeli